2 Kasım 2007 Cuma

İki Berlin Kadını

1. Kadın:

Dış dünyadan yaılıtılmış bir kamu kuruluşunda, hamamböcekleri, karafatmalar, besili sıçanlar ve boyalı saçlarla bir memur olarak çalışıyor. Daha çok çalışıyormuş gibi yapıyor aslında. Bu kamu kuruluşunun kurulmasına sebep olan kara kafalı, pörtlek gözlü, kocaman elli, adı başka dili başka yaratıklarla uğraşıyor yıllar var ki. Şimdi bu Haziran akşamında da, derdini anlatamayanların derdine yine derman olamamış bir nefret objesi olarak, kahverengi boyalı, dökülmüş sıvalı o kamu kuruluşundaki mesaisini tüketmiş, yedi yıldır tık demeden ona can yoldaşlığı etmiş iki-tekerin üstünde, evine doğru yol alırken; henüz kendi işyerini terk etmemiş olan sevgili kocasına bir mesaj çekmesi icap ediyor. Birazdan ölmüş bir at gibi Volkspark’ın çimlerine yatıracak bisikletini ve hâlâ kullanmaya alışamadığı cep telefonuyla kocasına; eve gelirken markete uğramaması gerektiğini, yağı, tuzu, 1,5 kilo muzla, 1 kilo domatesi kendisinin alacağını yazacak.

2. Kadın

Bir kamu kuruluşunun adını duyunca bile ürküyor. Nerede çalıştığını, ne yaptığını, kimlerle dostluk ettiğini, sosisine ketçap koyup koymadığını bilen yok. O yalnızca deklanşörün arkasındakinin, yukarıdaki hikâyeyi ona yakıştırmamış olacağını umuyor.

Hiç yorum yok: